Bir toplumun temel yapısını oluşturan aile düzeni çok önemlidir, ailede en büyük temel amaç ise o yuvada yetiştirilecek çocukların topluma vatana millete ve insanlığa faydalı bireyler yetiştirmektir.
Yetiştirilen bu bireyler sayesinde o toplumun geçmişinden gelen kendine Has örf ve adetlerini bir sonraki nesillere aktarmak için bozulmadan değişim göstermeden yapılan gayretlerdir.
Ama yaşadığımız yüzyıl içerisinde toplumların kültürel sosyal değişimleri çok farklılıklar gösterdi.
Örneğin Türk toplumu çok değil daha 20 yıl öncesine kadar aile yapısı birbirine o kadar kenetli idi ki herkes birbirine saygı ve sevgi duyar büyüğünün sözünü dinler, büyük de büyüklüğünü gösterir küçüğünü koruyup kollardı.
Bir evin içine bırakın dede, nene, baba, anne bir yabancı büyük bile geldiğinde ayağa kalkılır hoş geldiniz denir di, şimdilerde öyle mi içeri bir girdiği zaman boylu boyunca uzanan evlatlar bırak ayağa kalkmayı toparlanmıyor bile hatta ve hatta bazıları öyle ileri gitmiş ki babasına annesine "hoş geldin moruk, naber hacı, yokuş yapma kanka,haydi naşla" gibi tabirler bile kullanan evlatlar var.
Eskiden bir baba Bir anne 7- 8 çocuğuna bir odanın içinde bakar yokluk içerisinde evlatlarını büyütüp ya okutur ya evlendirir yuvasından hayırlısıyla gönderirdi.
O zaman ki yaşantıyı cahillik olarak gören şimdiki gençler bırakın eğlenip çoluk çocuk yapmayı kendilerine bakmayı beceremeyen, ana babasının yanında, iş yok deyip asalak gibi 40 yaşına kadar bekâr yaşayan, evlenip ne yapacam dost hayatı yaşamak varken deyip avare gezen bir nesil yetişti.
Sözüm meclisten dışarı tabii ki pırıl pırıl gençlerimiz de var kendi ayağı üzerinde duran ailesine büyüklerine saygılı, vatana millete hayırlı işler yapan,ama toplumun genelinde bir bozulma var ve git gide de yozlaşma devam ediyor.
Eskilerin deyimiyle hayırlı bir evlat yetiştiren ailelere gıpta ile bakılırdı, sahi bir ebeveyn bir evlattan ne bekler herşeyden önce insanlara karşı merhametli, saygılı, adaletli, büyüğünü küçüğünü bilen bir kişi olarak yetişmesini ister.
Ama bazen bir ailede 5 kardeş vardır bunların 4'ü maddi veya diğer imkansızlıklar nedeniyle okuyamamıştır o okuyan kardeş ailenin gurur tablosudur, ama bazen okumakla adam olunmuyor, eşşeklik baki kalıyor, evlat okumuş ama babasını atasını abisini, ablasını, kardeşini hor görüyor kendince onlardan kendini uzaklaştırıp soyutluyor, sadece miras veya maddiyata dayalı bir menfaat söz konusu olduğunda aile bireyleri ile bir araya geliyor, anne babası yatağa düştüğünde sormuyor sanki onu büyütüp bu yaşa getiren onlar değilmiş gibi davranıyor.
Şimdi sorarım size bir ebeveyn için okumuş ama ailesine sırt çevirmiş evlat mı, yoksa maddi imkansızlıklar nedeniyle okuyamamış ama mesleği elinde ailesine büyüklerine karşı her zaman görevini yerine getiren evlat mı?
ALLAH KİMSEYİ HAYIRSIZ EVLATLARI İLE SINAMASIN.
ESEN KALIN....