Türkiye’de olduğu gibi ilimiz Hatay’da da siyaset, iki ana akım üzerinden yürümektedir. Bir tarafta milliyetçi muhafazakâr kanat diğer tarafta benim görüşüm ile yine milliyetçi sosyal demokrat kanat. Her iki kanadında nihai hedefi Türkiye’yi daha müreffeh kılmak, muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarmak. Ancak bu iki ana akımın hedefe ulaşma konusundaki yol ve yöntemleri farklılıklar göstermekte. Biz şimdi erişmek istedikleri hedeften ziyade yerel anlamda siyaset yapma yöntemlerini ala alalım.
Milliyetçi muhafazakâr kesimi temsil ettiğini savunan parti ve partiler son dönemlerde halktan ve halkın istek ve taleplerinden uzak bir siyaset sergilemektedir. 2018 genel 2019 yerel seçimlerinde gösterilen aday ve adaylar incelendiğinde bu sonuca rahatlıkla ulaşabilirsiniz.
Gelin önce 2018 genel seçimlerini ele alalım.
İlk açıklanan milletvekili sıralamasında bütün seçmenler adeta şok yaşamışlardı. Halktan kopuk, halkın beklentilerinden uzak bir liste. Listedekileri nerede ise ilk defa duyan seçmen gerçekten de şok yaşamıştı. Hatay siyasetinden uzak, nerede ise Hatay’da hiç siyaset yapmamış, partili ile temas kurmamış seçmene dokunmamışlardan ya da yaptıklarından ve yapmadıklarından şikâyetçi olunmuşlardan müteşekkil bir liste. Bunun sebebi ancak ve ancak şöyle açıklanabilirdi. SEÇMENİN SESİNE KULAK TIKAMAK.
Evet, 2018 genel seçimlerinde milliyetçi muhafazakâr kanatta gerçekten böyle olmuştu. Liste genel merkezde hazırlanmış, listedeki büyük hata maalesef listeler açıklandıktan sonra partili seçmen tepkisi ile fark edilmiş ancak iş işten geçmişti. Listenin düzeltilmesi için yapılan çalışmalar ve mücadeleler ise gündemden hiç düşmemişti.
Bir düzeltme ile her şeyin düzeleceğini zanneden genel merkezdeki belirleyiciler, 5. Sıradaki vekilliğin gelmesini, pusulası bozuk bir geminin gözcüsünün ‘’kara göründü’’ nidasını bekler gibi beklemişlerdi. Çünkü seçmen tepkiliydi, kırgındı, üzgündü. Ama liderine olan bağlılığını bir kenara bırakamamıştı. Partisine bir ders vermek istemiş ama gönül verdiği parti liderini düşününce vazgeçmişti.
Bu durum sosyal demokratlarda da farklı değildi. Adaylar milliyetçi muhafazakâr kanatta genel merkezde belirlenirken, sosyal demokratlarda ise Büyük şehir belediye başkanı belirlemişti.
2018 genel seçimlerinde açıklanan ilk liste partililerin ve seçmenlerin isteği doğrultusunda hazırlanmış ve açıklanmıştı. Fakat devreye ekonomik güç sahibi olan ve o dönemde, kazanılmış birkaç büyükşehir belediye başkanından biri olan başkanın ‘’ ya listeyi ben hazırlarım ya da istifa ederim’’ tehdidine boyun eğen genel merkez, tercihini parti tabanından değil tehditkâr başkanından yana kullanmıştı. Sağ kanatta olduğu gibi sol kanatta da seçmen kızgınlığını öfkesini sinesine gömmüş, Atatürk’ün partisi diyerek sahiplendiği partisine istemeye istemeye oy vermek zorunda kalmıştı.
2019 yerel seçimleri de bundan farklı olmamıştı. Milliyetçi muhafazakar kanat yine seçmenine ve parti tabanına kulak tıkamıştı. Genel merkezde hazırlanan belediye başkanları listesi seçimlerden sonra Büyükşehir seçimlerinde büyük bir hezimete uğramış, ilçe belediyelerinde ise beklenen oylar sandıktan çıkmamıştı. Sosyal demokrat kanatta yine aday listesi Büyükşehir belediye başkanının güdümünde hazırlanmış Defne belediyesi başta olmak üzere seçmenin istek ve talepleri dikkate alınmamıştı.
Ezcümle demem o ki, ülkemizi ve şehrimizi yönetmeye talip iki akımın bir tarafında vatandaştan, halktan uzak, seçmenin görüş ve fikirlerine kulak tıkayan genel merkezin ben bilirim tavrı, diğer tarafta ise parasal güce sahip ama hizmet üretemeyen bir belediye başkanına mahkûm bir siyasi akıl hâkim durumda.
Ancak gördüğüm kadarı ile 20023 veya 2022 yılında yapılası muhtemel erken genel seçimde seçmenin artık bu türden kulak tıkamalara, görmezden gelinmelere, fikrinin sorulmamasına, düşüncelerine saygı duyulmamasına, ’’ başka alternatif mi var ki?’’ Söylemlerine kanmayacağı yönünde. Samimi olmayan, yalan söyleyen, sözünde durmayan, vatandaşı oyalayan, yüzüne gülüp arkasından iş çeviren siyasetçiyi Parti tabanlarının siyasetten sileceğini düşünüyorum.
Yerel seçimler içinde aynı şeyleri söylemek mümkün. Vatandaş artık söze değil icraata bakacak. Geçen bu 5 yıllık süre içerisinde Söz verilenlerle yapılanları karşılaştıracak. Çalıyor ama yapıyor be kardeşim söyleminden vazgeçecek. Şehrin genelinde neler yapılmış, çalışmış mı yoksa çalmış mı diye bakacak. Başkan olmadan evvel neyi vardı şimdi neleri var diye soracak sorgulayacak. Akrabaları, kardeşleri, çocukları nereden nereye geldi. Etrafında kimler var, kimleri zengin etti, Kimlere mevki makam verdi? Bütün bu saydıklarımı adalet ve vicdan terazisine koyup tartacak. Vekiller,Asillerin taleplerini ve beklentilerini karşılamışmı yada karşılayabilecek mı? diye bakacak.Gerçekten şehri ve şehirlisi için çalışmış ve hizmet üretmiş ise devam diyecek ya da daha iyisi varsa onu seçecek..
Kısacası artık
SEÇMEN HERŞEYİN FARKINDA
Kalın sağlıcakla.