Ne zaman ki, kimin söylediğine değil ne söylendiğine, kimin yaptığına değil, ne yapıldığına bakarız işte o zaman gıpta ettiğimiz muasır medeniyetler seviyesine erişiriz.
Muasır medeyetler sadece batıdan ibaret değildir. Japonya’da öyledir, Güney Kore’de, Yeni Zellenda’da.
Medeniyet ne kadar güzel bir kelime değil mi?
Düşünsenize sabah kalkıyor işe gitmek için sokağa çıkıyorsunuz, herkes güleryüzlü ve samimi. Selamlaşıyorsunuz. Trafiğe çıkıyorsunuz karmaşa yok, klakson çalan yok. Yol hakkı kimde ise herkes ona riayet ediyor. İşe gidiyorsunuz. Aracınızı otoparka koyacaksınız. Herkes sadece bir araçlık yer işgal edecek şekilde park etmiş. Aman demiş başkasının hakkına girmeyeyim. Hatta erken gelenler araçlarını işyerinden uzağa park ediyor. Neden m?! olur da geç gelenler olursa işyerinin en yakınına kadar gelip araçlarını parkedebilsinler de mağdur olmasınlar diye.Ne kadar fantastik değil mi!
İşyerine geçiyorsunuz. Herkes işinin başında laklak yapan yok. Kimse kimse hakkında dedikodu yapmıyor, çekiştirmiyor, başarısını engellemek adına planlar yapmıyor. Boşa harcanmış enerji kaybına müsade edilmiyoru bırakın zaten kimsenin aklına böyle birşey gelmiyor bile. Mesai saatinde işten kaytarayım özel işim için çalıştığım şirketin veya devletin imkanlarını kullanayım offf çok şeytanca düşünceler bunlar.
Peki ya Okul! dediğinizi duyar gibiyim? Çocuklarda sabah makul bir saatte kalkıyor. Üst baş kahvaltı derken kendi mahallesinde bulunan okuluna ya yürüyerek veya bisikleti ile oda olmadı devletin sağlamış olduğu toplu ulaşım araçlarına tıkış tıkış olmadan binerek okuluna gidiyor.
Okul dediğime bakmayın aslında bir spor kompleksi ve sosyal tesis. Kapalı açık havuz,spor salonu,tenis kortu,koşu parkurları. Oldukca büyük ve bir çok kitaba ulaşılabilen bir kütüphane. Ağaçlarla bezenmiş kocaman bir yeşil alan. Farklı renklere farklı dinlere ve farklı yaşam tarzına sahip ama birbirlerine saygılı bir insan topluluğunun yaş ağaçları genç fidanları.
Giyilen kıyfafetler ile oturulan evler ile veya arabalar ile kimsenin kimse ile şey yarışına gimediği bir topluluk.
Lise ve sonrası üniversite de çok farklı değil. Sadece anfitiyatro, sergi salonu ve müzik etkinliklerinin yapılabileceği birkaç alan falan eklenmiş.
Kim nereye hangi okula hangi bölüme nasıl mı yerleşiyor?
Çocuklar ilk ve ortaokul dönemlerinde fıtratları gereği var olan yeteneklerine göre yönlendiriliyor ve gidecekleri okula bu şekilde kendileri de karar verebiliyor. Hiç bir aile “komşunun çocuğu doktor sende doktor olacaksın” baskısı ile geleceğin KARSU DÖNMEZ’i olabilecek çocuğuna Dr UĞUR ŞAHİN muamelesi yapmıyor. Bu arada her ikisine de saygılarımı sunuyorum. Öğretmenler bilgili deneyimli. Her meslek dalında olduğu gibi 8 saat çalışıp 8 saat sosyalleşip veya dinlenip isterse 8 saatte uyuyabilen insanlar.
Kamunun sağladığı olanakları şahsi menfaatleri ve özel işleri için kullanma konusuna değinmiyorum bile. Çünkü siz zaten biliyorsunuz. Bu olanakları suistimal etmenin ne kadar aşağılık ne kadar kabul edilemez bir eylem olduğunu. Hatta öyle ki bu suistimali yapanlar halkın yüzüne bakamaz, protesto edilir diye toplum içine çıkamazlar.
Halkın özel yaşantısı da yaşadığı toplumun yazılı olmayan ahlaki değerleri, kişisel hak ve özgürlükleri ile uyum halindedir.
Mesela kimse evinin veya işyerinin önünü ben verenda yada oturma alanı istiyorum deyip genişletemez. Mesela ben inşaat yapıyorum diyerek caddeyi sokağı veya kaldırımı kapatamaz.
Ya da burası benim dükkanımın veya evimin önü kimse park yapamaz diyemez.
Ahlaki değerler ve hakkaniyet, kendisinden başka bir kişiye saygılı olmak, yazılı kanunlardan daha geçerli ve daha güçlü toplumsal kavramlardır.
Kamuya personel alımına gelince. Referans, mülakat,dayı,hala veya teyze kavramları yoktur. İşe işbilen alınır. İşi olmayana iş üretilmez.
Siz eğitim seviyenizi, diplomalarınızı, daha önceki çalışmışlığınızı,iş dalınız ile ilgili proje ve fikirlerinizi bir dosya halinde işverene sunar ve sonucu beklersiniz.Sonuç açıklandığında vayyyyyy dayısı olanı işe almışları diye asla ve asla düşünmezsiniz.
Başarılı olan taktir ve tebrik edilir. Başarı ve toplumsal fayda için çalışan çabalayanlarda teşvik edilir desteklenir.
Hata yapan yanlış yapan kişinin veya tam tersi toplum yararına faaliyetlerde eylemlerde etkinliklerde ve söylemlerde bulunanların dinine mezhebine ırkına yada cinsiyetine hasılı kelam kim olduğuna bakılmaz. Ne yaptığına ne söylediğine bakılır.
Ez cümle son birkaç günde gerek ilimizde ve gerekse ülkemiz genelinde gündeme düşen fotoğrafları ve sosyal medya görüntülerini kim olduklarına ne olduklarına kimden olduklarına bakmadan sorgulayın ve yorumlayın.
Böyle baktığınızda herşeyin ne kadar değiştiğine siz bile inanamayacaksınız.
Kalın sağlıcakla.