Anlatılmaz yaşanır madenin meşakkati
İnanmayan madende ter döksünler görelim
Abartı zannetmeyin, madende hakikati
Yer altında yedi kat bükülsünler görelim
Yer altı ve yer üstü bunca milli değerler
Hovarda siyasetle (!?) kar misali erirler
"Yancı" doymaz çeteye üçer beşer verirler
İktidar sarhoşları (!!) yıkılsınlar görelim
Ne de güzel gitmiştik Atatürk'le ileri
Gözbebeği yapmıştık, o zaman millileri
"Cumhuriyet altını" denilen değerleri
Satıp savan kim varsa kahrolsunlar görelim
Çölleşen topraklarda düş olur sarı başak
Bakıp nefret edecek bizden sonraki kuşak
Bu yurda ihanetin, (!!) bir bedeli olacak
Yeter artık (!) hesabı sorulsun da görelim
*
Sevgili okurlarım,
1974 - 1994 yılları arası tamı tamına 20 yılı aynı yörede, aynı maden sahasında geçmiş biri olarak, sevgili madencilerimizin
"iş yerlerinin özelleştirilmesine engel olmak adına" başlattıkları direnişlerini gönülden destekliyor, haklı mücadelelerinde başarılı olacakları inancımı bilhassa ifade etmek istiyorum...
Sevgili okurlarım,
Görünen o ki, 12 Eylül sonrası Özal döneminden günümüze değin bilerek zarar ettirilen KİT’lerin özelleştirme girişimlerinin tamamı fiyasko ile neticelendi..!!
En son AK Parti dönemi de dahil olmak üzere kurulan hükûmetlerde, izlenen yol,
mevcutlara ilave değerler katmak yerine, tam aksine davranılarak,
Cumhuriyet’in kurduğu tesisler…
Sümerbank, Et Balık Kurumu, Çimento fabrikaları, SEKA, Gübre fabrikaları, madenler ve benzeri tesislerin hepsi de tabiri caizse çerez parasına, yok fiyatına elden çıkarıldı..!!
Oysaki; Devlet eliyle kurulmuşlardı. Hepsinin bir amacı vardı. Hepsi üretimi destekliyordu.
Ülkem insanının, kendi adından sonra ilk öğrendiği isim, Sümerbank'ı olmuştu... Yani, Sümerbank’ın, tekstil, deri ve ayakkabı konusundaki uzmanlığını bilmeyenimiz yoktu. Markalaşmıştı diyebiliriz.
Et Balık Kurumu:
Hem hayvancılığı destekleri, Hem de halka ucuz et yedirirdi.
Çimento fabrikaları:
Halka ucuz konut yapımında en büyük destekleyen kurumdu.
Gübre fabrikaları…
Çiftçiye ucuz gübre sağlamakta, üretimin artmasında tarifsiz katkıları olan kurumdu...
Hangi birini sayalım ki..?!
KÖMÜR
Türkiye Taş Kömürü Kurumu:
Kapatılması için ısrarla ve inatla kampanyalar yürütüldü.
Televizyonlarda programlar yapıldı. Ünlü iş insanlarından İshak Alaton.
"Zonguldak’ta kömür yerine somon balığı üretimini önerdi. Bu husus o günlerde çok tartışıldı. Ama ne talihsizlik ki, özelleştirmeciler galip geldiler. Neticede ülkemiz kömür ithal etmek zorunda bırakıldı.
Daha başka neler mi yapıldı;
KİT’ler, Tarım Satış Kooperatifleri Birlikleri
Devletin işlettiği tüm kuruluşlar zarar etmedikleri halde, “Kara delik” ilan edilirken;
“Bunlar satılırsa ekonomi düzelecek.” dediler... Halkı özel sektörün insafına terk ettiler. Adeta yabancıların önüne attılar..!
Sevgili okurlarım,
Yapılan bunca yanlışların faturası da oldukça ağır oldu..!!
Pandemi dönemi:
Kamuculuğun ne denli önemi olduğu anlaşıldı. Ancak, yaşadığımız bunca ekonomik kriz her geçen gün daha da büyüdü..!
Öte taraftan, kelepirci Özelleştirmecilerin keyfine diyecek yoktu. Zira onlar Servetlerine servet kattılar.
Ama yoksullaştırılan halk et yiyemez, süt içermez duruma düşürüldü. Haliyle çiftçi, tarlasını ekemez, biçemez ve geçinemez hale getirildi.
Ancak; bir türlü ders alınmadı.
Ve nihayet, bugün gelinen nokta içler acısı..!!
Sevgili okurlarım,
Tuhaflıklar, yaşananlar değil, yaşananlardan ders alınmamış olması..!!
.. Ve halen Hükümet akıl almaz hatalara, yanlışlara inatla devam ediyor..!
Baksanıza,
Ankara’nın Nallıhan ilçesinde kurulu ve faal olan Çayırhan Termik Santralinin ve Çayırhan Linyit İşletmeleri’nin varlık satışı yöntemiyle özelleştirilmesinde ısrar edilmekte..!!
Muhalif basın dışında tüm gazeteler ve televizyonlar bu ulusal meseleyi görmezden gelmektedir. Her şeye rağmen Çayırhan’da bilhassa maden sahasının yeraltı bölümünde büyük bir mücadele artarak devam etmekte..!
Kararlı direnişleri devam eden madenciler; yer altında ve yer üstünde aileleri ile birlikte
Özelleştirmeye karşı direniyorlar...
İşyerlerini ve işlerini kaybetmek istemeyen
Madenciler, kendilerini yer altında madene kilitlediler. Yetkililerden olumlu ve inandırıcı cevap alamayan işçiler, eylemlerini genişleterek sürdürmektedirler. Adeta ömrünü maden sahalarında geçiren,
Maden-İş Genel Başkanı Nurettin Akçul, "çok kararlı olduklarını, Hükûmet’ten yanıt beklediklerini ve her gün daha güçlü bir şekilde mücadelelerini sürdürdüklerini" ifade ederken, Dün sabahleyin ÇAYIRHAN'dan Ankara'ya doğru yürüyüş başlattıklarını, sonuç alamazlarsa açlık grevine başlayacaklarını" ifade ederken
Adeta gemileri yaktıklarını işaret etmekteydi...
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Bayraktar'ın
konuyla ilgili olarak sorulan sorulara verdiği cevap aynen şöyle:"
“Geri adım atmayacağız, 2012’den sonra santralleri özel sektöre yaptırdık. Bu hususta Özelleşme programları yaptık.
Bu sistem böyle çalışıyor.” diye konuşurken üretimin düştüğünü söyledi.
Bakan’ın bu açıklamalarına manidar tebessümler az değildi.
Hatırlanacak olunursa, geçmişte de aynı gerekçeler söylenmiş ve “Üretim artacak, istihdam büyüyecek, kâr yükselecek.”denilmişti.
Hep aynı teraneler...
Benzer iddialar…
Sevgili okurlarım,
Özelleştirilen kurumlar incelendiğinde,
Hepsinde de tam tersi sonuç alınmıştı.
Hülasa, her zaman olduğu gibi yine kaybeden ülkemiz, emekçiler ve halkımız olacaktır. Yazıktır, günahtır, ayıptır, yapmayın beyler..!! Bu ülke kolay kazanılmadı, girdiği Kurtuluş Savaşı'nda, 250 bini aşkın şehit verdi... Geçmişlerini unutanları, gelecekte hüsranlar yaşadığına tarih tanıktır..! NOKTA!!!