LİVANELİ'NİN ÖNGÖRÜSÜ BAYKAL'IN BÖN GÖRÜSÜ 2 - Hatay Gazetesi

LİVANELİ'NİN ÖNGÖRÜSÜ BAYKAL'IN BÖN GÖRÜSÜ 2

  • Yazar :ALİ DAL
  • Eklenme Tarihi :08.09.2025 09:29

      (2.BÖLÜM)

Ülkeyi ateşe atarcasına

İzanı arkaya düşüren beyler

"Yarını" maziye satarcasına

Ensemizde boza pişiren (!) beyler

 

Hataları harman eyleyen kişi

Çürük iplik ile (?!) atar dikişi

Muhallebi yerken (?!) kırdılar dişi

Boşken de bardağı taşıran (!) beyler

 

Hesap etmeyince (?!) arkayla önü

"Bön-görülü" diye yayıldı (?!) ünü

Hepten karıştırdı (?!) yarınla dünü

Rehbersiz (!) yolunu şaşıran beyler

 

Ekmeyince (!) tohum bitmez, laf ile

Başak tutmaz (?!) beklesen de nafile

Ambar dolmaz, hamasetle (!) gaf ile

"Olmayan ekini" devşiren (?!) beyler

*

Sevgili okurlarım, 

Dün bıraktığımız yerden devam edecek olursak;

11 Şubat 2023'de Ankara'da dünyasını değiştiren ve biyografisinde, Cumhuriyet Halk Partisinin 4. genel başkanı, avukat, siyaset bilimci, akademisyen geçen Deniz BAYKALın, bilhassa yakın arkadaşı olan sanatçı, siyasetçi yazar olan Sayın Zülfü Livaneli tarafından ısrarla uyarılmasına rağmen, kişisel kaprisine yenik düşmesi sonucu, fırsat yakalayan ve "İki ay dayanamaz" denilen Recep Tayyip Erdoğan'ın, evvelinde kafasında yedeklediği tüm düşüncelerini bir bir uygulayarak, geride bıraktığı 23 yıllık iktidarında, ülkeyi getirdiği nokta (??!!) tas gibi, tava gibi ortada..!!?? 

Bundan doğrudan vebali olup, 11 Şubat 2023'de Ankara'da dünyasını değiştiren Baykal'ı bidayetinde uyaran, 

Sayın Livaneli'nin Baykal ile arasında geçen tarihi konuşmaya dair bahse konu anekdotunu paylaşarak devam edelim: 

Sayın LİVANELİ anlatıyor:

"Cumhurbaşkanı Sezer bir gün önce, Tayyip Erdoğan'ın 'milletvekili olmadan başbakan olma' önerisini reddetmişti. Türkiye'nin kaderi o akşam o evde değişti, çünkü Baykal; 'Tayyip Erdoğan başbakan olacak!' diye tutturdu..! 

.. Ve parti dışındaki önemli şahsiyetlerin;

"Çok tehlikeli bir oyun bu!" şeklindeki uyarılarını "İki ay bile dayanamaz" diyerek ciddiye almayıp kızdı..! 

Sayın LİVANELİ, bizzat Baykal'ı hitaben şöyle diyor:

"Deniz Bey lütfen hatırlayın..!! 

 19 Aralık 2002 tarihinde karlı bir Ankara gününün akşamında Mehmet Sevigen'in evindeydik. Ben Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet Sezer'le görüşmeden geliyordum. Abdullah Gül Başbakandı, Tayyip Erdoğan'ın ise Meclis'e girme umudu kalmamıştı. Cumhurbaşkanı Sezer bir gün önce, Tayyip Erdoğan'ın "milletvekili olmadan başbakan olma" önerisini reddetmişti..! 

Türkiye'nin kaderi o akşam o evde değişti..! Çünkü siz "Tayyip Erdoğan başbakan olacak!" diye tutturdunuz. Sizi "Çok tehlikeli bir oyun bu!" diye uyaran parti dışından önemli şahsiyetlere kızıp, "Hayır!" dediniz. Ve "İki ay dayanamayacağınıiddia ettiniz.. . 

Sizin bu iddianıza karşılık ben ne dedim: "Erdoğan herhangi bir kişi değil, bütün tarikatların birleşerek Erbakan'ın yerine seçtiği siyasetçi; arkasında Amerika, Avrupa desteği de var. Program Türkiye'yi ılımlı İslam cumhuriyeti yapma programı. Sizin dediğiniz gibi iki ayda gitmeyecek; tam tersine, bu odada bulunan herkesin siyasi hayatını bitirecek." İki ay dayanamaz iddianızı şöyle sürdürdünüz: 

"Görüşleri gereği IMF ile anlaşma yapmaz, ekonomiyi zora sokar ve dayanamazlar."  tezini savundunuz.. Ama bunların hepsi bahaneydi, çünkü siz iki partili rejimin işinize yaradığını anlamış ve seçim sonuçlarına sevinmiştiniz. Çünkü size ana muhalefet partisi lideri olmak ve soldaki rakiplerinizi yok etmek yetiyordu. Bu iş birliğini daha sonra da sürdürdünüz..! 

O zaman ben sizin Tayyip Erdoğan'la seçim öncesinde Beylerbeyi'nde gizlice buluştuğunuzu ve bir anlaşma yaptığınızı bilmiyordum..!!??

Bu gecenin tanıkları var: Önder Sav, Eşref Erdem, Mehmet Sevigen, , Yaşar Nuri Öztürk.

Belki bazıları sizden korkar ve tanıklık etmez ama bir kısmı da bu sözlerin doğru olduğunu açıklar. Yani tanıklar var. Ötekiler  söylememiş olsalar bile içten içe bunun doğru olduğunu bilirler. Siz de bilirsiniz... 

Tartışmanın sonunda dediniz ki: "Bu gece birbirimizin fotoğrafını çektik. İki ay sonra çıkarıp bakalım. Ama rotuş yapmadan. Hangimiz haklı çıkmışız?" 

Şimdi, 2007 seçimlerinin ardından o fotoğrafı cebinizden çıkarıp bakın Deniz Bey..!!?? 

..Ve düşünün; Meclis grubunda "Evet Erdoğan'ı başbakan yapıyorum, var mı itirazı olan!" diye bas bas bağırmanıza değdi mi?

Başbakan olmak, elbette Erdoğan'ın demokratik hakkıdır. Ama bunun için olağanüstü çaba harcamak CHP'nin birinci görevi değildir. Üstelik dokunulmazlık kaldırılmadan..!!?? 

Bir milletvekilinin mazbatasını iptal ettirip, Anayasa'yı değiştirip, grubu baskı altına alıp, Siirt seçimlerini es geçip Erdoğan'ı meclise sokmak ve dokunulmazlık zırhına kavuşturmak için verdiğiniz canhıraş çabanın yüzde birini partiniz için verseydiniz sonuç bambaşka olurdu.

Size o gün söylediğim gibi, Türkiye'nin kaderini değiştirdiniz..!!?? 

Deniz Bey; sözlerimde en ufak bir çarpıtma varsa çıkıp söyleyin. "Öyle değildi. Böyle konuşmadık." deyin..! 

Genel Sekreterinizin ve en yakınlarınızın tanık olduğu bu konuşmayı inkâr edin..! 

Ya da başınızı önünüze eğin ve tarihin hakkınızda vereceği yargıyı düşünün..!!?? 

Deniz Bey; çok ağır şeyler yazdığımın farkındayım. O akşamki tartışmaya kadar bir dostluğumuz vardı, bunları yazmak istemezdim..!! 

Ama hem duruma doğru teşhis koyamamanız, hem de aşırı derecede inatçı olma huyunuz yüzünden hepimizi tehlikeye attınız..!! 

Tayyip Erdoğan'ın yüzde 34 oyla meclisin üçte ikisini ele geçirmesinin manivelası oldunuz..!! 

Daha önce Refah Partisi'nin belediyeleri ele geçirmesi de sizin oyları bölmeniz sayesinde gerçekleşmişti..

Tayyip Erdoğan'ların ve yine çok yakın dostunuz olan Melih Gökçek'lerin en büyük şansı sizdiniz..!!?? 

CHP'nin ise en büyük şanssızlığı oldunuz..!! 

Bu ülkenin sola şiddetle ihtiyaç duyduğu bir dönemde, bütün uyarılarımıza rağmen partiyi sağa çekerek, Kürtlerden, Alevilerden, solculardan ayırmakta ısrarlı oldunuz.

Erdal İnönü, Hikmet Çetin, Murat Karayalçın, Fikri Sağlar, Ercan Karakaş, Mehmet Moğultay, Seyfi Oktay, Celal Doğan ve daha birçok sosyal demokratla el ele tutuşup halkın karşısına çıkmanız gerekirken; eski MHP'lileri, eski ANAP'lıları, idamla yargılanmış sağcı militanları parti vitrinine çıkarmakta ısrar ettiniz..!!?? 

Size defalarca "Bir şeyin aslı varken kopyasına kimse bakmaz!" dememize rağmen, sol politikaları değil, MHP çizgisini tercih ettiniz..!! 

Sağcıları ve sekreterinizi Meclis'e sokarken, İsmet Paşa'nın Avrupa Konseyi'nde komisyon başkanı olma başarısını gösteren torunu Gülsün Bilgehan'ı Meclis dışında bıraktınız..!! 

İnanın ki bunları yazarken samimi olarak üzülüyorum. Keşke haklı çıkmasaydım, keşke sizin tahminleriniz doğrulansaydı diyorum ama durum ortada..!! 

Yazık oldu Deniz Bey, hem ülkeye, hem partinize, hem de size inanan temiz yürekli sosyal demokratlara çok yazık oldu..!! 

Artık bundan sonra istifa etseniz de bir etmeseniz de farketmez.. Bad-el harab-ül Basra..!!" Yani Basra harap olduktan sonra..!! 

*

Sevgili okurlarım,

Yıl 2025...

"İki ay dayanamaz denilen Erdoğan, "BEN" merkezli ceberrut anlayışla, yani TBMM'yi askıya alarak halen ülke yönetmeye devam ediyor..!!

.. Ve iktidarı bırakmamak (?!) adına, başarı trendini yakalamış olan CHP'yi ve tutsak ettiği seçilmiş belediye başkanlarını kumpas senaryolarla Adliye koridorlarında alıkoymanın "Bizans Keyfini" yaşıyor..!!??

Olağanüstü gayretlerle yurdun 81 ilinde ve 973 ilçesinde halkla bütünleşip, mücadelesini sürdüren ve bir bakıma Deniz Baykal'ın faturasını ödeyen Genel Başkan Sayın Özgür Özel'e başarılar dileyerek, elini sıkmanın, gözlerinden öpmenin arzunu duyan tüm güzel insanlara selam olsun diyorum...

KARANLIĞIN KOYU ZAMANI, ŞAFAĞIN SÖKMESİNE, GÜNEŞİN DOĞMASINA YAKIN OLDUĞU ZAMANDIR..!!