BAĞIMSIZ YARGI, ÖZGÜR BASIN VE ÖRDEK ÖMER DAVASI - Hatay Gazetesi

BAĞIMSIZ YARGI, ÖZGÜR BASIN VE ÖRDEK ÖMER DAVASI

  • Yazar :ALİ DAL
  • Eklenme Tarihi :04.02.2025 10:55

Sevgili okurlarım, 

Söze, bugün bir anekdotları başlayalım:

Hukukun rafa kaldırıldığı ve keyfiyetin öne alındığı ülkenin birinde, alıngan mı alıngan, tevilci mi tevilci olan "Ördek Ömer" lakaplı bir sultan mevcut muş... 

Saray jurnalcisi olduğunu gizleyen bir kişiyle beraber yürüyen gazetecinin, kararan havaya bakarak; "yağmur yağacak galiba!" demesi üzerine, sarayın jurnalcisi gazeteciye; "yağmur yağacak' diyerek 

neyi ve kimi ima ettiğini bilmiyorum mu sanıyorsun?" der.. Gazeteci, "ben başka şey kastetmedim, sadece kararan havaya dikkat çekmek istedim" demiş olsa da, jurnalci kişi meseleyi saraya intikal ettirir. Dava açılır ve gazeteci mahkemeye çağrılır. Gazeteci "başka bir niyetinin ve maksadının olmadığını" söylese de, karar şöyle tecelli eder:

"Kararan havanın peşinden yağmurdan sel olur.. Selden göl oluşur...Oluşan gölde ördekler yüzer... Haliyle Zımnen de olsa devletlüye Ördek Ömer denilmiştir. Cezalandırılmasına..." 

*

Ayrışmaktan ve yapay kaostan (!) beslenen  ve iktidarını bu niyetle sürdüren mevcut anlayışın "birlik beraberlik, hukukun üstünlüğü ve kuvvetler ayrılılığı ilkesini esas almak gibi bir düşünceleri olamaz..! Çünkü karşı mahalleyi yok hükmünde gören zihniyet, kendilerini alternatifsiz, daima haklı ve dünyanın merkezi sayarlar...!

Bu sakat düşünceyi dayatanlar, gerçekleri yansıtmaya ve manşete taşımaya çalışanları hiç sevmezler..!! 

George Orwell;

" Gazetecilik birilerinin (!!) yayımlanmasını istemediği haberleri ve hakikatleri yazmak ve yayımlamaktır" der..! 

 Hukuksuzluğun hukuk olmaya başladığı son çeyrek asırda, ceberrutlaşan siyasi yönetim anlayışının, muhalif medyayı susturmak için yargı sopasını kullandığını görmekteyiz..!! 

 

Sevgili okurlarım, 

Bir zamanlar, toplum olarak, bağımsızlığından asla kuşku duymadığımız yargının günümüzde düşürüldüğü durumu görüyor musunuz..??!! 

Her geçen gün daha da ceberrutlaşan siyasi iradenin, bilim insanlarıyla, yerel yönetimin muhalif yöneticileriyle, muhalif gazetecilerle, sanatçılarla, muhalif milletvekiliyle, parti genel Başkanıyla doldurulan cezaevleri, içeride ve dışarıda 

hiç de iyi görüntü oluşturmuyor..!!?? 

Eğitim ve bilim kurumu tesisierinin artması yerine, cezaevlerinin çoğaltılması, mevcut siyasi anlayışın asıl düşüncesini ortaya koymaktadır..!!??

Haliyle,, adaletin tecelligahı olan yargı kadrolarının, partizanca oluşturulması toplum nezdinde güveni sarstığı gibi, toplumda, telafisi zor şüphelere neden olmaktadır..??!! 

 Fazla uzağa bakmaya gerek yoktur:

* İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun basın açıklamasında adı geçen bir bilirkişi ile ilgili yayınladıkları televizyon haberi nedeniyle, gazeteci Serhan Asker'in, Seda Selek'in, Barış Pehlivan'ın, Kürşad Oğuz'un gözetim altına alınış gerekçesine... 

* Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş'ın tutuklama kararının gerekçesine... * Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Sayın Ümit Özdağ’ın, “cumhurbaşkanına hakaretten”  ve “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” iddiasıyla gözaltına alınması ve akabinde  tutuklanmasına... 

* Menajer Ayşe Barım’ın tekelleşme suçlaması ile gözaltına alınıp, Gezi olaylarına katılmak ve “Hükümeti ortadan kaldırmaya ve görev yapmasını engellemeye teşebbüs” iddiasıyla, önce gözaltına alınıp peşinden tutuklanma iddiasına.. 

* Ayşe Barım’ın ajansıyla çalışan sanatçıların (Halit Ergenç, Dolunay Soysert, Mehmet Günsür, aziz Kocaoğlu,) gözetim altına alınış yöntemlerine.... 

bakıldığında, niyetin ve akıbetin ne olduğunu (?!) görebilmek mümkündür..!! 

*

Kurtuluş yok, tek başına

Haydi dostlar, hep beraber

Hak almanın yarışına

Haydi dostlar, hep beraber

 

Hep beraber, özümüzle

Kararlıca sözümüzle

Korku bilmez (!) gözümüzle

Haydi dostlar, hep beraber

 

Parça bölük olmaktansa

Korkutulup, yılmaktansa

Ayrı ayrı kalmaktansa

Haydi dostlar, hep beraber

 

Uğratılmadan zevale

Feda olmadan ihmale

Hep beraber ve el ele

Haydi dostlar, hep beraber

*

Sevgili okurlarım, 

Hakikat olan ve değişmeyen bir husus vardır, o da:

“Hukuk üstünlüğü zaafa uğramış tepkisiz toplumlarda, demokrasinin, basın özgürlüğünün ve adaletin sağlanmasının mümkün olmayışıdır..!! 

Hal böyle olunca da, İlerlemek, kalkınmak ve rekabet gücünü artırabilmek olası değildir..! 

Ne mi yapmalı? 

Önce "hep beraber" olmayı... 

Sonra da aydınlık geleceğe birlikte yürümeliyiz... 

VESSELAM..!! 

*

Her koşulda birleşerek

Amaç birliği ederek

Güçlü kale olana dek

Haydi dostlar, hep beraber

 

Hep beraber olmak için

Birlikten güç almak için

Üstesinden. Gelmek için

Haydi dostlar, hep beraber

Parçayı bütün edenler

"Biz güçlüyüz, varız" derler

Emin adımla ilerler

Haydi dostlar, hep beraber

 

Hep beraber değilseniz

Su tükenir, kurur deniz

"Sen-ben" değil, olalım "biz"

Haydi dostlar, hep beraber