Eşim, bana neye göre mehir vermelidir

  • Yazar :Adnan Arslan
  • Eklenme Tarihi :02.06.2023 00:01

Soru: Kurban Bayramının ikinci günü öğle namazını kıldım. Teşrik tekbirini okumayı unuttum. Bugün bayramın üçüncü günü, teşrik tekbirini kaza etsem olur mu?

Cevap: Hayır, olmaz. Bu durumda unutulmuş olan teşrik tekbirini daha sonra müstakil okuyarak kaza etmek gerekmez.

Ancak ( Allah korusun ) bayram günlerinde kılınan namazlardan birisi vaktinde kılınmazsa kazaya kalır. Kazaya kalan bu namaz yine bu bayramın teşrik tekbiri günleri içinde kaza edilirse teşrik tekbiri de hemen farzın peşine kaza edilir.

Teşrik tekbiri, arefe günü sabah namazından itibaren başlar, bayramın dördüncü günü ikindi namazıyla beraber 23 vakit ile tamamlanır. Her vaktin farzının peşine teşrik tekbirini okumak vaciptir.

Eğer teşrik tekbiri günlerinde kazaya kalan namaz bu 23 vakitten sonra kaza edilecek olursa farzının peşine teşrik tekbiri kaza edilmez.

Fakat çalıştığı yerde yani Ankara’da kendi ikamet ettiği evi veya kiraladığı evi varsa o zaman 3-5-7 kaç gün kalırsa kalsın Ankara’da mukim olur. Namazları tam kılar. Ama yolculuk esnasında her halükarda seferidir.

 

Soru:1-Mukim birisi seferi mesafede bir yerde vekalet yoluyla vacib kurbanı kesmesi caiz midir?

2-Bayram günü seferde olan birisi, kurbanını burada kesmiş olsa ve bayramın üçüncü gününde mukim olsa yani kendi evine dönse tekrar kurban kesmesi gerekir mi?

Cevap:1- Evet, caizdir. Çünkü burada önemli olan kurbanın kesildiği yer değil, kurban kesen mükellefin mukim mi yoksa misafir mi  olduğudur. Bundan dolayı mukim birisi vekalet yoluyla Türkiye’de ve ülke dışında kurbanını kestirmesi  caizdir.

2- Hayır, gerekmez. Bayram günlerinde misafirlikte olan birisi kurbanını burada kesmişse, mukim olduğu zaman tekrar kurban kesmesi gerekmez.

 

Soru: Cuma günleri vefat etmiş bulunan annem ve babam için Yasin Suresini okuyorum. Doğru yapıyor muyum?

Cevap: Evet, caizdir. Vefat eden birinin yerine vekaleten hac yapmak nasıl caiz ise okuması ibadet olan Kur’an-ı Kerim’i tilavet edince meydana gelen sevabı anne ve babaya bağışlamak da caizdir.Tabi ki Kur’an-ı Kerim okunsun, anlaşılsın, hayata tatbik edilsin diye indirilmiştir. Aynı zamanda okumakta sevaptır.

Ancak cuma gece ve günleri sünnet olan Kehf Suresini okumaktır. Peygamber Efendimizin kendisi fiili olarak cuma günleri Kehf Suresini okurdu ve kavli olarak da bu sureyi okumamızı buyurmuşlardır. Yasin Suresi okunmasın, denilemez ama  tavsiye edilen Kehf Suresini okumaktır.

 

Soru:Düğünde eşimin verdiği mehri, araba alması için ona verdim. Geri istiyorum, vermiyor. Bu benim hakkım değil mi?

Cevap:Dinimizde mehir kadının hakkıdır. Mehrin tamamını veya bir kısmını kocasına hibe edebilir. Koca mehri kabz edince (tamamen teslim alınca) geri dönüşü olmaz. Kadının bu hibesinden vazgeçme hakkı yoktur.

Siz eşinize araba alması için mehrinizi borç mu verdiniz yoksa hibe mi ettiniz? Tabi bu ve bunun gibi konuları muallakta (askıda) bırakmamak gerekir. Eğer borç verdiyseniz, eşinizin, istediğiniz zaman borcunu size ödemesi farzdır. Yok hibe ettiyseniz eşiniz vermeyebilir.Koca da kabul ettikten sonra hibeden dönüş olmaz.

 

Soru:Nikahım kıyılırken mehir konusu hiç konuşulmadı.Eşim, bana neye göre mehir vermelidir?

Cevap:Erkeğin evleneceği hanımefendiye mehir vermesini Allah (cc) vacib kılmıştır. Mehir; erkeğin evleneceği eşine vermesi gereken para veya mala denir. Nikahın rükn veya şartlarından değildir. Nikah esnasında kararlaştırılmamış dahi olsa kadının hakkıdır. Nikah akdi gecerlidir.Böyle nikah kıyılıyorken belirlenmeyen mehre “ mehr i misil “ denir. Mehrin en azı on dirhem yani iki kurbanlık koyun bedelidir. En çoğu için sınır yoktur. Çünkü mehir kadın için mali güvencedir. Mehr i misil, kadının baba tarafından akrabalarının mehri ölçü alınarak verilmelidir. Kadının, kız kardeşleri, halaları, hala kızları gibi akranları için tesbit edilen miktar verilir.

Kadın isterse, kendi rızasıyla, mehir hakkının bir kısmından veya tamamından vaz geçebilir.

 

Soru: Yazın tarlalarımızdaki ekinleri biçer mahsulü kaldırırız. İkinci bir ürün almak için biçilen mahsulün anız denilen saplarını yakarız. Bu yakma işi dinimizde caiz midir?

Cevap: Ateşle azab etmek, ateşin yaratıcısı olan Allah ( cc )’tan başka hiç kimse için meşru değildir. İnsan için canlıyı yakmak caiz değildir. Bunun için ne olursa olsun anız yakmak haramdır. Günahtır. Karınca gibi milyonlarca yerin üstünde ve altında yaşayan bir çok canlı yanmaktadır. Ayrıca hava kirliliği yaparak kul hakkına da girilmektedir.