GERÇEKLER ORTAYA ÇIKACAK - Hatay Gazetesi

GERÇEKLER ORTAYA ÇIKACAK

  • Eklenme Tarihi :21.08.2024 | 10:06
  • Muhabir :Haber Merkezi

GERÇEKLER ORTAYA ÇIKACAK

 

Fenerbahçe Başkanı Ali Y. Koç, olimpiyat sporcularına verilen  yemekte yaptığı konuşmanın bir bölümünde cumartesi günü İzmir’de yaşanan futbol terörü hakkında şu açıklamalarda bulundu:  Sonu talihsiz olayların yaşandığına işaret eden Koç şöyle konuştu “Burası yeri değil ama biraz da Fenerbahçe ile uğraşanlarla ilgili bir şeyler söylemek istiyorum. Hafta sonu talihsiz olaylar yaşandı. Fakat gazetelerde, bazı malum mecralarda gördüklerimiz ve okuduklarımız sanki Fenerbahçe suçlu, Fenerbahçe tahrik etti, provoke etti ve bu olaylar oldu diye yansıtılmaya çalışılıyor. Neredeyse suçlunun meşru ve haklı olduğu ortam yaratılıyor.

Bir kere Fenerbahçe’ye bu zulmü yaşatmaya devam etmeyin. Şampiyonluklarımızın çalınmasına alıştık, suçlu gösterilmeye alıştık, 17 Mart’ta futbolcularımız linç ediliyordu, yok efendim biz provoke etmişiz. Ben fiili saldırıya uğruyorum. ‘Yok efendim, ben niye sahadaymışım.’ Otobüsümüz kurşunlanıyor. Hala faili meçhul. Biz alıştık, artık norm haline geldi. Saha içinde, saha dışında haksızlıklar. Devletimizin bize bakış açısı, bize yaşatılan zulüm. Artık sizlerin karar vermesi lazım. Bu ülkeye hiç fayda sağlayan tutum değil.

TARAFTARLARIMIZ NİYE BU ZULMÜ YAŞADI?

AYNI FETÖ ZAMANINDA YAŞADIKLARIMIZ BUNLAR

Cumartesi akşamına gelelim. Niye olaylar yaşandı ve bir kere ben niye sahaya indim. Aynı 3 Temmuz sürecinde taraftarlarımız bir deplasman maçına gittiği zaman yaşatılanların birebir aynısı bize İzmir’de yaşatıldı. Daha sahaya gelmedik, stadyumun dışındayız. Polislerin önünde formalar alındı. Formalarımız yakıldı. Hiç işlem yok.

NİYE SAHAYA İNDİM?

Benim oraya inme sebebim; maçta 2-0 galibiz. Her şey bizim istediğimiz gibi gidiyor, niye tahrik edelim? Ben tahrik etsem sahaya mı inmem lazım. Protokol tribününden de tahrik ederim. Tahrik etmek için de hiçbir sebep yok. Taraftarlarımız kan ağlıyor. 2-0 öndeyiz, taraftarlarımız ‘bize sahip çıkın’ diye bağırıyor. Yöneticilerim telefonla konuşuyor. Maç başlamış hala otobüslerde dışarıda taraftarlarımız bekliyor. Aramızda görev bölümü yaptık. Üç yöneticimiz stadın dışından otobüslerin bulunduğu yere gitti. Ben ve Burak bey, başkanın ne işi var diyebilirler ama ikimizde akreditasyon kartı var. Devre arasında polisle bizim taraftarlarımız arasında müthiş bir münakaşa, tribünlerle sahadaki polis arasında tatsız olaylar vardı. Olayları biraz yatıştırmak, taraftarlarımızı tribüne almak için refleks gösterdik. Evet, bazı talimatlara aykırı hareketler yapmak zorundaydık, mesela T alanından geçme gibi. Buna mecburduk. Cezasını bilerek, riskini alarak yapmak zorundaydık. Çünkü orada başka olaylarla sebebiyet verilmesini istemedik.

Ne oldu, tahliye kapıları açıldı. Taraftarlarımız içeri alındı. Hiç olmazsa maçın kalan 40 dakikasını izlediler. Biz sahaya indiğimizde daha maç başlamamıştı. Stadın fiziki konumundan dolayı sahaya inebilmemiz 10 dakika sürdü. Stadın dışına çıkardılar, otobüslerin arkasından, başka kapıdan, asansörler, merdivenler vsvs. Girdik ve işimizi hallettiğimizde maalesef maç başlamıştı. Tabii ki maç oynanırken sahada olma gibi bir sebebimiz yoktu ama bizim taraftarlarımız niye zulüm yaşadı? Taraftarlar Buca ve Bornova’da toplanıyorlar. Bir kısım İstanbul’dan gelen, bir kısım İzmir. Emniyetteki bazı mensuplar da İzmir’den gelenleri bir an evvel stada sokalım, sonrada İstanbul’dan gelenleri Buca’dan getirelim. Amir diyor ki ‘Hayır.’ Hepsini beraber götüreceğiz. Bizim taraftarlarımız stada 21.30’da varıyorlar. Birçoğunu saat 22.00’ye kadar otobüste tutuyorlar. Biber gazı sadece taraftarlarımıza değil, olaya müdahale olan yöneticilerimizin gözleri kıpkırmızı. Biber gazı yiyorlar.

Aynen FETÖ zamanında yaşadıklarımız bunlar. Emniyet taraftarları neden bekletti ve daha önce stada neden getirmedi? Önce bize dendi ki ‘Sizin taraftarlarınız geç geldi.’ İnceledik ve öyle olmadığını gördük. Olaylar sakinleşti. Biz dönerken hepinizin bildiği malum olay yaşandı. Futbolda stat olayları vardır, bunu bir yere koyalım ama bizim kabul etmediğimiz, kabul etmeyeceğimiz ve sonuna kadar üstüne gideceğimiz olay orada emniyetimizin tutumudur.

EMNİYETİN TUTUMU!

Emniyet kimdir, devlettir.  Devlet onu yapmadığı zaman işte o zaman kaotik ortam oluşur. Bu kişiyi yaka paça aldılar ve sonra içeride az önce bahsettiğim Emniyet Müdürü görüntüleri biz de var. Kelepçeleri çıkarıyor, arkadaşı bırakıyor. Arkadaş tişörtünü değiştiriyor ve maçın geri kalanını locada izliyor. Şu an kimle izlediğini size söylemeyeceğim. O da sizi hayret ettirecektir. Biz, tabii bunları bilmiyoruz. Maç bitiyor, biz diyoruz ki hukuki işlemleri İstanbul’dan yapacağız. ‘Adamı ne yaptınız, gözaltına aldık. İşlem yaptık’ diyor. Bu sefer ki Spor Şube Müdürü. Ondan da şikayetçi oldum. Evrak istiyoruz, avukatımıza ‘savcıdan isteyin’ diyorlar.

Biz 40 küsur maç yapıyoruz. 20-25 deplasmana gidiyoruz. Bir stat da olay olduğu zaman stat da işlem yapılır. İstisnasız her stat da böyledir. Bu arkadaşı ne gözaltına almışlar, ne de hiçbir işlem yapmışlar. Devleti temsil eden Spor Şube Müdürü gözümüzün içine bakıp yalan söylüyor. ‘İşlem yaptık, gözaltına aldık’ diyor. Biz gözaltına alındığını zannediyoruz, stattan ayrılırken adamı sahada görüyoruz. Geri dönüyoruz. Hani gözaltına almıştın?’ ‘Bu esnaf kaçacak göçecek yeri yok. Sonra gözaltına alacağız.’  Sen bize gözaltına aldım, işlem yaptım demedin mi?   Evrakı savcıdan al demedin mi? Dolayısıyla biz kafile olarak geri dönüyoruz. Nezarethaneye iniyoruz. Ne bir işlem yapılmış, ne orada biri var. Sonra bir gazeteci sorumluluk ve gazeteci refleksi ile bu kişiyi takip ediyor. Ve bu kişi garajdan polislere tokalaşarak arabaya binip, stattan ayrılıyor. Bu başka bir takıma yapılsaydı böyle mi ele alacaktınız. Birileri size bunu bırakın diye talimat mı verdi? Bunun cevaplarını öyle ya da böyle alacağız. Bizim elimizde çok kuvvetli belgeler ve bilgiler var. Bu işten bıkmış insanlar da var. Bu işe son demek isteyenlerde var. Sağ olsun spor kamuoyu bugün değişmiş. ‘Yok efendim, Ali Koç niye inmiş? Ali Koç niye böyle yapmış? Vs. vs’

Yelken Federasyonu Başkanımız burada. Kendisi benimle yan locada oturuyordu. Maç başladığından devre arasına kadar her hakem düdüğünde tacize uğradık. Ağır ifadelerle hakaretler yedik. Sesimizi çıkarmadık. Gol attık, tatsızlık olmasın diye sevinmedik. Devre arasında oradaki polis memuruna gittim ve dedim ki niye bir şey yapmıyorsunuz? Olanları bitenleri görüyorsun? Bizi taciz edenlerle tükürük mesafesindeyiz. Özlem hanım görmüş, görüntülerden rahatsız olmuş ve kendi içeri girmiş. ‘Kusura bakmayın haklısınız ama tek kişiyim’ dedi. Protokolde bir tane polis memuru vardı.

Devlet orada yok ev sahibi takıma sempatik gözükeceğim, yöneticilere sempatik gözükeceğim, ilişkilerimiz var. Öyle şey olmaz. Devlet olduğunu göstermezse iş bu noktalara gelir. O yüzden biz hem kişiden, zaten kişinin suç dosyası o kadar kabarık ki öyle bir insana nasıl akreditasyon veriliyor. Öyle bir insan nasıl taraftar sorumlu yönetici rolü veriliyor. Olacak iş değil ve ilgili emniyet mensuplarıyla ilgili de suç duyurusunu yaptık. Yapmaya da devam edeceğiz. Durum bundan ibaret.

GERÇEKLER ORTAYA ÇIKACAK

Niye ben bunu böyle bir güzel günde sizin vaktinizi alarak paylaşıyorum. Bir, gerçekler biraz daha ortaya çıksın diye. Hatırlıyorsunuz Riyad meselesini nasıl bize bağlamışlardı. Hala gerçekler ortaya çıkmadı ama burada gerçekler ortaya çıkacak.

İçişleri Bakanımızı ziyaret ettik. Sağ olsun. O da son derece hassas ve duyarlı. Konuya müfettişler atanmış. Zaten müfettişler doğru bir şekilde konuyu incelerse bizim gösterdiğimiz görüntülerin kameralarına bakarsa, bizim söylediklerimizden konuyu araştırırlarsa işin ne olduğu net bir şekilde ortaya çıkacaktır.

Trabzon’da yaşadıklarımızdan sonra burada yaşananlarda da hiçbir şey olmamış gibi davranılacaksa o zaman çok büyük sıkıntı var. Sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum.”