Bir bebeğin dilinden anlamak kolay değildir. Henüz konuşamayan bir bedenin yaşadığı rahatsızlığı yalnızca davranışlarıyla fark edebilirsiniz.
Reflü de bu sinyallerle kendini anlatmaya çalışır. Yemek sonrası huzursuzluk, sık sık ağlama ve sık aralıklarla kusma en sık görülen belirtiler arasında yer alır.
Bazı bebekler yediklerini hemen çıkarırken bazıları yutkunma güçlüğü yaşar.
Gece uykularının sık bölünmesi de dikkat edilmesi gereken bir durumdur. Eğer bebek yatarken ani bir hırıltı ya da öksürük sesi duyuluyorsa bu da reflüyle ilişkili olabilir.
Ağızda asidik bir koku ya da sıkça geğirme ihtiyacı da gözden kaçmamalıdır. Bebeklerde reflü zamanla bu tür sinyallerle kendini net şekilde gösterir.
Bazı bebekler sessiz reflü denilen bir tabloyla karşı karşıya kalabilir. Bu türde kusma görülmez ancak içerik geri gelir ve tekrar yutulur.
Bu da genellikle huzursuzlukla anlaşılır. Emzirmeden hemen sonra ağlayan ya da memeyi sık bırakıp alan bir bebekte bu ihtimal göz önüne alınmalıdır.
Bir başka belirti ise büyüme geriliği olabilir. Bebek yeterince besleniyor gibi görünse de vücut bu besinleri tam anlamıyla kullanamıyorsa kilo artışı beklenenden düşük seyredebilir. Uzun süren ağlamalar ve yutma sırasında zorlanma gibi belirtiler de dikkate alınmalıdır.
Fiziksel ve Gelişimsel Nedenler Nelerdir?
Birçok bebek doğumdan sonra sindirim sistemini tam olarak olgunlaştıramaz.
Özellikle mide girişini kapatan kasların gevşek olması besinlerin yukarı çıkmasına neden olabilir. Bu durum geçici olsa da ilk aylar için oldukça can sıkıcıdır.
Bebek büyüdükçe bu kas yapısı da güçlenir ancak ilk etapta bebeklerde reflü bu anatomik eksiklikle ilişkilendirilir.
Prematüre doğan bebeklerde bu durum daha sık görülebilir.
Gelişim süreci henüz tamamlanmadığı için sindirim sistemi daha hassas olur. Küçük bir öğün bile midenin kapasitesini aşabilir. Bu da reflüyü tetikleyen fiziksel bir etken haline gelir.
Her bebek aynı hızda gelişmez bu nedenle bazıları daha uzun süre bu sorunla mücadele edebilir.
Karın içi basıncının artmasına neden olan kabızlık ya da aşırı gaz problemleri de bu durumu kötüleştirebilir.
Bebek ağladıkça karın bölgesinde oluşan baskı mide içeriğinin yukarı kaçmasına yol açabilir. Bu tür tetikleyiciler göz ardı edilmemelidir.
Bazı durumlarda doğuştan gelen mide ya da yemek borusu yapısal farklılıkları da nedenler arasında olabilir.
Her ne kadar nadir görülse de bu tür durumların erken fark edilmesi tedavi sürecini hızlandırabilir. Detaylı bir doktor değerlendirmesi gerekebilir.
Beslenme Alışkanlıklarının Reflüye Etkisi
Bebek nasıl besleniyor, ne kadar sıklıkla emiyor ya da hangi pozisyonda tutuluyor.
Tüm bu detaylar oldukça önemlidir. Emzirme sırasında hava yutan bir bebekte mide şişliği oluşur. Bu da reflüyü kolaylaştırır. Emzirme sonrası hemen yatırmak da bu riski artırır. Bebeklerde reflü genellikle bu tür alışkanlıklarla daha belirgin hale gelir.
Biberonla beslenen bebeklerde emzik ucunun yapısı da bu süreçte belirleyici olabilir. Hızlı akış sağlayan bir biberon bebeğin mideye fazla hava almasına yol açar. Hava yutan bebekte geğirme sonrası içerik daha kolay yukarı çıkabilir. Doğru biberon seçimi önem kazanır.
Sık sık emzirme bazen çözüm gibi görünse de mideyi daha fazla yorar.
Özellikle sindirimi tamamlanmadan yapılan beslemeler reflüyü artırabilir. Bu yüzden öğün aralarına dikkat etmek gerekir. Her ağlama beslenme ihtiyacı olmayabilir.
Emzirme sonrasında bebeği kısa süre dik tutmak sindirime destek olabilir.
Sadece besin değil, beslenme şekli de bebeklerde reflü gelişimini etkileyen bir faktördür. Pozisyon değişiklikleri ve kısa süreli omuzda tutmalar bazen büyük fark yaratabilir.