6 Şubat depreminin ardından hayatı altüst olan binlerce insan arasında, enkazdan sadece hayatta kalmakla değil, umutla yeniden doğmakla çıkan bir isim vardı: Çilem Artan. Felaketin ardından gösterdiği özverili çalışmalarıyla “Depremzedelerin Ablası” olarak anılan Artan için, Hatay Radyo Televizyonu Genel Müdürü Cemil Aktaş’ın kaleme aldığı yazı büyük yankı uyandırdı.
“Acıdan Doğan Umut: Çilem Artan” başlığıyla kaleme alınan yazı, yalnızca Artan’ın fedakârlığını değil, Hatay halkının yaşadığı büyük yıkımı ve yeniden ayağa kalkma çabasını da gözler önüne serdi. Aktaş yazısında;” Bazı insanlar bir felaketten sonra yıkılır… Bazılarıysa, o enkazdan yeniden doğar. Çilem Artan, işte tam da böyle biri.
Depremden önce başarılı bir iş kadınıydı. Hayatı planlı, düzenli, kendi çizdiği rotasında ilerliyordu. Ama 6 Şubat sabahı her şey değişti. Hatay’ın sessizliği çığlıklarla bozulurken, onun da içindeki dünya sarsıldı. O gün sadece binalar yıkılmadı; bildiği hayat da yerle bir oldu.
Ama o, yıkıntıların ortasında sadece acıyı değil, anlamı da buldu. Kendi yasını sessizce, siyah giysileriyle tutarken; bir yandan tüm benliğiyle depremzedelere koştu. “Beni hayatta tutan, onlara koşturmak oldu,” derken aslında yeniden var olmanın tarifini yapıyordu.
Artık eski hayatı yoktu. O bir iş kadını değil, Hatay’ın yarasına merhem olmaya çalışan bir gönül neferiydi. Kendini, yıkılan evlerin arasında kalan umutları toplamaya adadı. Kimseden beklenti duymadan, sessizce, gösterişten uzak bir mücadele yürüttü.
Bu anlamlı ve yürekli çabanın sonunda, bugün Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Öntürk, ona bir teşekkür plaketi takdim etti. Bu plaket, sadece bir ödül değil; yüzlerce ailenin dualarının, minnettarlığının, gözyaşlarının bir simgesiydi. Çünkü herkes biliyordu: O, yalnızca yardım eden biri değildi; kendini unutarak başkalarının acısıyla var olmayı seçen bir yürek olmuştu.
Bugün hâlâ siyah giysiler içinde geziyor. Bu bir yas değil artık. Bu, bir vefa. Kaybettiği hemşerilerine, yıkılan Hatay’a, kalan insanlığa bir saygı duruşu...
Çilem Artan, bize şunu hatırlattı: Enkazdan yalnızca taş çıkarılmaz. Bazen oradan bir insanın kalbi, vicdanı, hatta yeni bir hayat felsefesi doğar. (HABER MERKEZİ)