Sulak alanları ve çok yakın çevrelerini yerleşime açmamalıyız. Katı ve sıvı atık kontrolünü sağlamalı ve atık arıtma tesislerini modernize etmek doğrudan sulak alanlara salmamalıyız.
CANPOLAT: SU TASARRUFUNA DAHA FAZLA YOĞUNLAŞMAMIZ GEREK
Hatay Tabiatı Koruma Derneği Bilim Kurulu üyesi VE Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Ergin Canpolat dünya yüzeyinin %71’i sulardan oluşmasına rağmen; bütün suların sadece %2,5’lik kısmının tatlı olduğunu bu tatlı suyun da %69,5’i buzullarda veya donmuş toprak tabakasında bulunduğunu aktardı.
Yaşam için vazgeçilmez öğe olan su kaynaklarının sınırlı, tükenebilir nitelikte ve Dünya yüzeyinde eşit dağılmadığını hatırlatan Canpolat “Aslında su, her coğrafi ortamın sahip olamadığı doğal bir kaynaktır. Gün geçtikçe artan nüfus, suya olan ihtiyacı da arttırmakta ve suyun daha da kıymetli bir kaynak olmasına neden olmaktadır. Son yıllarda devletlerin plan ve politikalarında su konuları da üst sıralara taşınmaktadır. Ayrıca su kaynaklarındaki sınırlılık, konuyu sadece devlet meselesi olmaktan çıkarıp, herkesin ilgilenmesi gereken bir husus halinde de getirmektedir. Küresel iklim değişikliklerinin seyri incelendiğinde; ülkemizde özellikle Akdeniz’e kıyısı olan bölgelerde ve güney kesimlerde uzun vadede sıcaklık artışının sürmesi, yağışların ise azalması gibi bir süreç yaşanması beklenmektedir. Bu durum kısaca kuraklığın artacağı anlamına gelmektedir. Böylelikle, su kaynaklarına, sulak alanlara, su taşıma hatlarına, su kullanımına, su tasarrufuna daha fazla yoğunlaşmamız gerektiği sonucu ortaya çıkmaktadır” dedi.
KISA SÜRE SONRA SU SIKINTISI İLE KARŞI KARŞIYA KALABİLİRİZ
2022 yılı sonbaharı 2022-2023 kış mevsimi oldukça kurak geçtiğine işaret eden Canpolat
“Ramsar Sözleşmesi’ne göre sulak alanlar, doğal veya yapay olabilen, yılın tamamında veya bir döneminde su bulunduran, durgun veya akıntılı sulara sahip, suları tatlı, tuzlu veya sodalı olabilen, deniz kıyısı sahalarda gel-git sularının çekilme devresinde derinliği altı metreyi geçmeyen suları da içeren, bütün sular, bataklık, sazlık gibi sahaları kapsamaktadır. Ramsar Sözleşmesi, tüm sulak alanların yerel, ulusal eylemler ve uluslararası iş birliği yoluyla korunması ve akıllıca kullanılması, dünya çapında sürdürülebilir kalkınmaya ulaşmaya yönelik bir katkı olarak geliştirilmiştir. Bunlardan biri de ilimizde yer alan ve 19.04.2017 tarihinde kabul edilen 792 ha’lık Gölü Gölbaşı Gölü’dür. 794 ha büyüklüğündeki Haydarlar Gölü ise mahalli öneme sahip sulak alanlardandır. 3 Eylül 2021’de de Mileyha Mahalli öneme sahip sulak alan olarak ilan edilmiştir ve burası Türkiye’de kayıt altına alınan 491 kuş türünden 296 sinin rastlandığı bir sulak alandır” dedi.
SULAK ALANLAR NEDEN ÖNEMLİDİR?
Sulak alanların çeşitlilikleri ve verimlilikleri en yüksek ekosistemler arasında olduğunun altını çizen Canpolat “ Sulak alanlar, oluşturdukları ekosistem özellikleri ile canlıların yaşam alanları olmaktadır. Sulak alanlardan özellikle tatlı su bulunduran sahalar, yeryüzündeki canlıların yaklaşık %10’na barınma ve beslenme ortamı sağlamaktadır. Ancak, günümüzde sulak alanlar, bozulmaya ve başka kullanımlara dönüştürülmeye devam ediliyor. Sulak alanlar, iklim değişimi kontrolünü sağlarlar. Sulak alanlardan kaynaklanan buharlaşma nedeniyle havdaki nem oranında artış olur. Havadaki nem ise ısınma ve soğumayı geciktirerek mikro iklim koşulları oluşturur. Bu durum kuraklaşmayı önlediği gibi civardaki tarım alanlarının suya duyduğu ihtiyacı da azaltmaktadır. Sulak alanlar, sel ve taşkınlar ile gelen suların depolanmasını sağlarlar. Suların mikroorganizmalar ile emilmesi veya bitki örtüsü ile çekilmesi nedeniyle su akışını yavaşlatıcı bir özellik gösterirler.
SULAK ALANLARIN KORUNMASI İÇİN YAPILABİLECEKLER
Canpolat sulak alanların korunması için yapılabilecekleri şöyle sıraladı “Bireysel olarak suyun tükenebilecek önemli bir kaynak olduğunun bilincinde olmalıyız ve ona göre suyu kullanmalıyız. Su kullanımda hassas davranmak, gerekenden fazlasını kullanmamalıyız, mümkün olduğunca tasarruflu kullanmalıyız Sabun ve deterjan gibi suyu doğrudan kirletecek kimyasalları ihtiyaç kadar kullanmalıyız. Katı atıkları (Pet şişe, kağıt, naylon poşet veya ürün ambalajları gibi) doğrudan suya atmamalıyız.
Arazi Kullanım Stratejileri Kapsamında Yapılabilecekler
Sulak alanları ve çok yakın çevrelerini yerleşime açmamalıyız. Katı ve sıvı atık kontrolünü sağlamalı ve atık arıtma tesislerini modernize etmek doğrudan sulak alanlara salmamalıyız. Sulak alanlar ve sulak alan kıyılarından ulaşım hatlarını geçirmemeliyiz. Tarımsal ilaçlamada uygun gübre ve ilaç kullanmalıyız suları kirletici özelliği olan ilaçlardan olabildiğince kaçınmalıyız. Daha fazla yağış alan dağlık alanlarda yapılaşmadan, sanayi tesisleri yapımından korumalıyız, mümkün olduğu kadar madencilik faaliyetlerini kontrol altında tutarak suyu kaynağında temiz tutmalıyız. Yağmur suyu sağma işlemleri ile çatı sularının depolanmasını veya yer altı rezervuarlarına aktarılmasını sağlamalıyız. Okullarımızda her türlü eğitim kademesinde ve her branşda su koruma ve kullanma dengesi konularında projelere ve yeni fikirlere değer vermeliyiz. Projeleri hayata geçirmeliyiz” (Haber Merkezi)